2 Aralık 2009 Çarşamba

Kelimeler, özgürlüğün parmaklıklarıdır.

Güzel bir dalgaydı gelen. İkimize birden.

Esintiler deryasında yüzüyoruz şimdi, anlamlanan bir kaç ada. Hangi rotada gidersek gidelim fethetmemiz gereken yerleri biliyoruz. Her fethin ardından burda bir şeyler yazılıp çizilicek elbet. Geçiyorum hepsini bu yüzden.

Kelimeler, özgürlüğün parmaklıklarıdır. İddialı bir cümle biliyorum. Kelimesiz düşünebilmek imkansız. En azından bildiğim kadarıyla. “Düşünebildiklerin düşleyebildiklerin kadardır” diyordu yazar, şimdi ayaklarım bu cümlede, gözlerimse biraz daha ileriye bakıyor. Ve tutunuyorum bahsettiğim parmaklıklara. Hemen ardında bir duvar. Henüz yıkılmamış.

Tutunduğum her parmaklık bir başka kelime oluveriyor. Ne desem harflerle çıkıyor. Ve Hesse’ye gidiyor aklım. Bir düşünce, kelimelere döküldüğü anda değişir. Belki biraz anlam kaybı, belki bir kayma. Ama değişir. Hiç bir zaman kağıt üzerinde aynısını bulamazsınız zihinlerinizdekinin. Rahatsızım bu durumdan. Ne kadar özgürüm? İşte bu kadar. İşin garip tarafı henüz tam bir tur bile atmadım parmaklıkların arasından. Bilmediğim binlerce kelime uzakta bir yerlerde sıralanmış halde. Ve ben sadece dokunduklarımdan bile rahatsızım.

Her şeyi onlar belirliyor. Her şeyi. Aşk, şehvet, sevgi, arkadaşlık, dostluk, aidiyet, sadakat, mutluluk, hüzün, neşe... Hepsi lanet birer parmaklık. Zihninizden sarkan, sinir bozucu etiketler. Her kelimenin bir seri numarası var, ve fiyatı. Para. Hayatımızın içine ediyorlar. Hissettiğimiz şeyleri isimlendirdiğimiz an, sıradanlaştırmaya başladığımız an oluyor. Oysa kimse benim gibi sevemez, kimse benim gibi aşık olamaz, kimse benim gibi mutlu olamaz. Olduğunu zannedebilir. Milyarlarca kişinin ortak olduğu bir suçun zanlısı olabilir. Ama gerçekten benim hissettiklerini hissedemez. Bütün bu parmaklıklar, etiketler arasında kalan ilişkilerimizde tatmin olmamak çok doğal. Toplumsal baskı belki de böyle çok daha iyi özetlenebilir bu şekilde.

Eğer birine aşıksanız, elini tutmanız gerekir, dudağından öpmeniz gerekir. Eğer birini seviyorsanız sarılmanız gerekir, her durumda yardımcı olmanız gerekir. Eğer mutluysanız, sırıtmanız gerekir. Eğer şehvet sahibiyseniz, kuytu bir köşe bulmanız gerekir. Eğer sadıksanız, kendinizi yasaklamanız gerekir vs. vs.

Bir çoğu rahatsız edici değil belki ama, yapmanız gerekenler listesi, yapmak istedikleriniz listesiyle çelişmeye başladığı an, ilişkilerimizde sorun yaşamaya başlıyoruz. Ve birbirine karıştırılan sap ile saman münasebetiyle tartışıp iletişimsizlik havuzunda boğuluyoruz.

Güçlü olmak gerek, kelimeleri yenebilecek kadar güçlü olmak gerek. Bütün kelimeleri bilip, hiçbirini umursamayabilecek kadar güçlü olmak gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder